Geçmişlerinden bugüne kadar hala süregelen, adam kayırmaların yoğun yaşanmışlığı altında, doğal hakkı olduğu halde, birilerine el pençe divan durmaktan yorulmuş bir halk, onları dinlemeye anlamaya çalışan bir bürokrasiye ihtiyacı var.
Bunca zamandır, birilerinin yaptıklarını bir başkasının yıkmasının bedelini ödeyerek, hükümetlere sesini duyurmaya çalışan; birçok küresel gücün toplandığı; bölme parçalama eylemlerine karşı durmaya çalışan bir halkın, bozulmamış inancı, memleketine karşı sevdası var.
Dağı taşı bereketli toprakları, bunu her şekilde işletebilecek halkı, ama buna destek olup, kanunlaştırılması gereken haklara ihtiyacı var.
Çözüm Sürecinde bu kadar yol kat edilmişken, her sıkıntıda, radikal çıkışlardan kaçınılması gerektiğini düşünen, tedirginlik yaşamak istemeyen, zaten fitneliğin diz boyu olduğu bölgelerinde, şefkate ve samimiyete ihtiyacı var.
Diyarbakır’ın Selahattin Eyyubi’yi yaşatan duruşlara, kardeşlik türkülerinin sokaklarında çınlamasına ve Ulu Cami misali, geçmişini diri tutma arzularının vuslata kavuşmasına ihtiyacı var..
Diyarbakır halkına sonsuz teşekkürler…